River Phoenix için "Hollywood'un Kurt Cobain'i" tanımlamasını yapmış olsam yanlış olmaz herhalde.
En güzel kadınları bile kıskandırabilecek o bebeksi yüzüyle taban tabana zıt olan ve bir şeylerin ters gittiğini bas bas bağıran mavi-yeşil gözleri aslında içinde sakladıklarını ele veriyordu. Garip bir tarikata üye olan garip bir aileden gelmişti. 6 yaşından beri 4 küçük kardeşiyle birlikte para kazanmak için sokaklarda gitar çalmaya başlamıştı. Ailesinin misyonerlik faaliyetleri yüzünden gezmediği Güney Amerika ülkesi kalmamıştı.Ve gene ailesiyle ilgili ortaya atılan bir iddia; ensest ilişki üye oldukları tarikatta kabul gören bir olguydu.
(Tam manasıyla patladığı film, Stand By Me)
1991 yılında Details Magazine Dergisi'ne, ailesinin mensup olduğu "Tanrı'nın Çocukları" tarikatinin o henüz 4(dört-four-quatre-quatro) yaşındayken bekaretini bozduklarını açıkladı. Ancak 10 ve 14 yaşları arasında bekar kaldığını da röportajın sonuna ekledi.
Herhalde büyük bir olay yaratmamak ve birilerinin başını yakmamak istedi ki" iyi bir çocukluk geçirdim."diye de ekledi. Daha sonraki röportajlarında tarikatta kalmış olmayı yeğlediğini açıklaması, River için herhangi bir yorum yapmama engel oluyor şimdilik.
Kardeşi Rain ile sokaklarda şarkı söyleyip para toplarken
Belki de bu nedenle seçti River "My Own İdaho"da oynamayı. (gerçi daha sonra bu filmde oynamakla son derece büyük bir hata yapmış olduğunu söyleyecekti.) Bir yıl önce (1990) oynadığı Dogfight filmi için de saçlarını kazıtmıştı zaten. Yani henüz küçükken üzerine yapıştırılan "teen idol" yaftasını taşımayacağını bas bas bağırıyordu herkese.-Ki ben bu durumda River'ı çok, çok iyi anladığımı düşünüyorum. Bir şeyi istemek ve altından kalkabilmek bam başka şeyler. Ne yöne gitmen gerektiğini bilirsin ancak içindeki bir şey seni tam tersini yapmaya iter. Bir aksaklıktır o. Toplumsal görecede bir aksaklık sadece. Bir bakıma seni diğerlerinden ayıran, farklı kılan, her bebek yüzlü ve yetenekli teen idoller gibi olmana isyan eden bir aksaklıktır bu.
Kardeşi Rain ile birlikte Aleka's Attic adlı bir müzik grubu kurdu.Running On Empty adlı filmle Oscar'a aday gösterildi. Daha sonraları kendini bağımsız filmlere adadı. Henüz küçük yaşta başladığı "tini mini aile filmleri"ne ailesini geçindirmek için devam etti. Babasıyla sürekli kavga halinde olduğundan Hollywood'u bırakmayı kabul etti. Interviews With Vampires ve Dark Blood filmlerinde oynamak üzere anlaşmıştı. Filmlerin çekimi bittikten sonra babasıyla yaşamaya başlayacaktı.
Dark Blood'un çekimleri sürerken, Cadılar Bayramı'nda o zamanlar Johnny Depp'in sahibi olduğu The Viper Room adlı bara gider. Arkadaşları olan Red Hot Chilly Peppers grubunun basscısı Michael Peter Balzary ile birlikte çalma planları vardır. Ancak son anda diğer Hollywood sanatçıları yan çizmiş ve onun sahnede olmasını istememişlerdir. Bunun üzerine River, zaten normal zamanlarda kullandığı uyuşturucuları birbirine karıştırarak sokakta bir anda burnuna çeker ve komaya girer. İnsanların sarı ve uzun olmasına alışık olduğu saçları kısacık ve sihaya boyalı olduğundan sokakta kimse onu tanımaz. Bardan kız arkadaşı ve kardeşi gelir ve yere yığılmış olan River'ı hastaneye götürürler. Ancak 23 Ağustos 1970 doğumlu, geleceğin parlayan yıldızı River Phoenix 31 Ekim 1993 günü saat 1.51'de hayatını kaybeder.
River bugün yaşasaydı, Brad Pitt ve Tom Cruise'ın yanında "alternatif" veya "bağımsız" bir aktör olacaktı. Onlar gibi istikrarlı bir hayat süremezdi belki hiçbir zaman. Sahte anarşistlik kokan yapımlarda oynamazdı, belki de ileride her şeyi yoluna koyar ve geriye dönmezdi. Ha, belki biraz Johnny Depp olurdu. (Onun barında ölmesi de oldukça manidar zaten.)Gözlerindeki o "Ben farklıyım. Evet dıştan baktığında çok yakışıklı ve çok başarılı olabilirim. Ama bunu bir Lady Gaga, bir Justin Bieber gibi kaldıramam. Sadece, yapamam işte..." diyen ifade belki de ileride yerini salt mutluluğa bırakırdı kim bilir...
Adına şarkılar yazılan, filmler adanan insan. Sen hep "tatlı yüzüyle savaş halindeki öteki çocuk" olarak kalacaksın insanların akıllarında. Asla eskimeyecek yüzün. Her baktığımda değişmeyeceksin. Hiç tanımadığım bir insan için ilk kez bu kadar üzülüyorum sanırım. Beni bu kadar etkileyen ne, en ufak bir fikrim bile yok. Kurt'e saygı duyarım., Amy Winehouse'a saygı duyarım, Jimi Hendrix'e saygı duyarım. Ama River? O benden bir parça gibi. Onu anlıyormuşum gibi geliyor. Neyi anladığımı çözebilsem zaten sonraki adımım ölümsüzlük formülünü icad etmek olur sanırım :)
2 yorum
ne güzel adamdı bu.. melek gibi..
seni unutmayacam.
Yorum Gönder