-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Magnifica Presenza




Ferzan Özpetek'in son filmi Şahane Misafir hakkında diyeceğim şeyler, filmi iki-üç kez daha seyrettikten sonra değişebilir. Çünkü hop diye izlenilip anlaşılabileek bir film değil karşımızdaki. Yok yok hayır, öyle ağır işleyen, insanı sık boğaz eden bir film alaşılmasın benim bu sözlerimden. Aksine, oldukça eğlenceli, su gibi akıp giden kurgusu, insanı neşelendiren tematik müzikleri ve Ferzan'ın her daim eklemeyi sevdiği küçük komiklikleriyle film oldukça eğlenceli. Gene de rahatlıkla diyebiliriz ki, Ferzan daha öncekilerden çok daha farklı bir film ortaya koymuş.

Başrolün eşcinsel oluşu zaten elzem olan bir şey. Ancak film büyük bir eşcinsel aşkını veya eşcinellerin yaşadıkları çatışmaları vs. konu edinmiyor. Bu konuda da bundan önceki son filmi Mine Vaganti'den ayrılıyor.

Şahane Misafir'in çok konuşulamsının bir başka nedeni de filmde Cem Yılmaz'ın rol alması. Cem Yılmaz her ne kadar konuya direkt olarak etki eden bir rolde alıyor olmasa da yine de "ben buradayım" dedirttiriyor. Filmde "Yusuf Antep" adlı hayaleti (?) canlandıran Yılmaz, aslında Ferzan'ın filmleri Türkyie'de de izlensin diye oynanmış bir oyun. Ha, burada kim kazanıyor? Bence hem Ferzan Özpetek, hem Cem Yılmaz hem de Türkiye. İtalya'da hemen herkesin bildiği bu yönetmenin Türkiye'de neredeyse hiç bilinmemesi insanın içini acıtan bir durum.

Fimin konusuna elirsek, Sicilya'dan gelerek Roma'ya taşınan Pietro günün birinde oyuncu olmak istemektedir. Bir yandan geceleri kruasan yaparken bir yandan da deneme çekimlerine gider. Ne yazık ki bu deneme çekimlerinin hiç birisinden olumlu sonuç alamaz. Yeni taşındığı, oldukça eski olan evidne bir süre sonra hayaletler görmeye başlar. Hayaletlerin hikayesini araştırdıkça, içinde kendinden bir şeyler bulacağı bir maceraya atılır.

Ferzan öyle büyük bir hinlik yapmış ki, hayaletler için ne "Pietro'nun şizofren aklının ürünü" diyebiliyorsunuz ne de hayaletlerin gerçekten var olduğuna inanabiliyorsunuz. Dedim ya, gerçek alt metni anlayabilmek için filmi birkaç kez izlemek lazım diye. Filmi gerçekten anladığını düşünen varsa beri gelsin. Ben değilim o kişi çünkü..

Sonu için izlenilecek bir film değil kesinlikle. Ancak aynı zamanda en güzel yeri de filmin sonu. Yanında isimler kayıp giderken Pietro'nun ( yani Elio Germano'nun) yüzüne zoom yapan Ferzan, dakikalar boyunca onun mimiklerini çekmiş. Normalde sıkıcı gibi  algılansa da biz, tüm sinema salonu olarak, dakikalarca Pietro'nun yüz ifadelerinin değişimini izledik.

Su Tunç
QuickEdit

You Might Also Like

Hiç yorum yok

Infinyteam