-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Anime / Manga Önerileri 19: Elfen Lied


Tür: Seinen, psikolojik gerilim, bilimsel fantazi (science fantasy)







Çok tatlı kızlı, kafa kol kopartmalı anime mi arıyorsunuz? Ortaokul-lise çağlarındasınız ve izleyecek anime / okuyacak manga mı bulamıyorsunuz? İşte doğru adrestesiniz! Tabii bu demek değil ki Elfen Lied'den seinen çağında, yaşça büyük ve de hatun arkadaşlar hoşlanmayacak. Ancak Weekly Shonen Jump'ın editörü gelse dese "Su, kız napan? Bak bize bir shönen anime lazım. Ayarlayıver bir şeyler bize. Hadi bebişim" herhalde böyle bir anime tasarlarım. Aslı manga bu arada. Ayrıca mangasının sonun farklı olduğunu duydum ve gittim son volümünü okudum bunun için. Manga çok daha güzel bitiyor. (Mutlu demedim dikkatinizi çekerim. Zaten sevmem mutlu sonları) Ancak en iyi animesini bildiğim için bu sefer animesinin önerisini yapacağım. Beğenen mangasını da okusun valla güzele benziyordu.



Herhalde "Dakika başına kafa kopartma rekoru" bu animededir. Maşallah dediğinizin kafası iki dakika boynunun üzerinde duramıyor öyle bir anime. Bir bakıyorsunuz bir taraftan kollar bacaklar uçuşuyor, bir yandan üzücü olaylar hasıl oluyor. Biraz karmaşık bi anime anlayacağınız. Ben çok fanı değilim ancak seveninin çok olduğunu da biliyorum. Bana "Ağlarsn kesin bak" denilmişti. Hiçbir duygu kıpırdanması olmadı bende ki kolayca gözleri dolan biriyim. Buna karşın Lucy ve Kouta adında iki güçlü ana karaktere sahip bu anime. Konuyu çok güçlü bulmuyor olsam da kurgu ve karkaterler çok iyi olduğundan ortalama üzeri bir anime çıkmış ortaya. Açılış müziği de eminim çok etkileyecek sizi. Hatta ben yorum yapmayayım, siz bu klibi izleyin. Sonrasında zaten animeyi izlemeye karar verirsiniz sanıyorum.

Açılış:




Çok güçlü bulmadım dedim ama peki hikaye neden bahsediyor?

Dünyada insanın bir üst düzeyi mutant canlılar ortaya çıkaya başlamıştır. Kafalarının üzerinde iki boynuz olan ve Diclonii adı verilen bu canlıların özellikleri iki boynuzla da kalmaz. Bu arkadaşların ayrıca görünmez elleri de vardır. Ayrıca tehlike çanları çaldığında kendilerinden geçtikleri, önlerine çıkanı öldürebilecekleri de bilinmektedir -veya öyle tahmin edilmektedir- 


İçgüdüsel olarak öldüren ve bu konuda kendini kontrol edemeyenlerin yanında toplumla kaynaşmış olan Dicloniiler de bulunmakta ve öyle ya da böyle aramızda yaşamaktadırlar. Yine de Dicloniiler'in büyük bir tehdit oluşturduğu ve insan ırkını yok edeceği düşünüldüğünden bu "hastalığa" sahip bebekler doğar doğmaz öldürülmeye başlanır. Öldürülemeyenler ise yakalanıp üzerlerinde 
tonlarca deney yapılmak üzere bir merkeze kapatılırlar.


 Yıllardır merkezde tutulan ve şaibeli bir biçimde tutulduğu yerden kaçan Lucy kendini okyanusun -Japonya'da geçiyor olay Akdeniz Akşamları söyleyecek hali yok hatunun. Okyanusta takılacak tabii. Neyse- karşı kıyısında bulur. Herkesin korkutuğu Lucy'i bulan iki üniversite öğrencisi (kuzen) nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduklarının fakrında olmadan olayla ve kendiyle ilgili hiçbir şey hatırlamayan Lucy'i yaşadıkları yere götürürler.

Asıl olay, bu iki üniversite öğrencisinin Lucy ile çooook öncesinde karşılaştıkları ortaya çıktığında başlar. Tüm Japonya özel harekat birliklerinin yarıdmıyla Lucy'i araken biz de Kouta ve  Yuka adlı iki kuzenin geçmişine doğru birkaç dakika süren yolculuklar yaparız. 


Mayu ve Nana yan karakterlerinin adını geçirmedne yaızyı bitiremem. Hikayeleri o kadar güzel ki bu iki karakterin, bazı yerleri sırf biz üzüm üzüm üzülelim diye dramaya boğmuş olmalarına karşın çok sevdim, çok benimsedim ikisini de. 



Animede dikkat çeken bir başka şey ise oldukça çok sembol kullanılmış olması. Kouta'nın sürekli okyanusa, merkezin olduğu adaya bakması, Lucy'e asla  yüzünü dönmemiş, geçmişinde olan bitenleri hatırlayamıyor olsa da Lucy'i çoktan affetmiş oluşu. Merkezin başkanı Kakuzawa'nın ise  sürekli ofisinin camından diğer tarafı, yani insanların tarafını gözlemesi çok hoş, çok güzel bir ayrıntı. Tabii bir de zamanın durma, hatırlanamayan geçmişin bir türlü tamir olamaması ve en sonunda kendiliğinden parçaların birleşmesi olayı var. Eminim mangasında bunun gibi daha tonla ayrıntı vardır. Benim gibi kurgulardaki sembolleri yakalamayı sevenleri fazlasıyla mutlu edecek bir hikaye Elfen Lied. Ben duygusal açıdan çok etkilenmemiş olaiblirim ancak içinde bolca dram da içermekte. Uyarayım da mendilleri filan hazır edin izlemeye başlamadan.


Spoiler içeren yorum:

Kouta'nın egzotik tutkusu, aşkı Lucy ve evlenmelik hatunu Yuka nasıl da böyle iki uç gibi gözümüze sokulmuş, nasssıl! İnşallah "İşte, erkekler böyle canlarını yakan kadınlara aşık olur" gibi bir mesja vermeye çalışmıyorlardır. Lucy olayı biraz abartı çünkü. Psikolojisi bozuk gençler yetiştirmeyelim sonra "Anamı bacımı kesen hatun istiyoom!" diye dolaşmasınlar ortalıkta. 

Ayrıca Yuka'ya iki çift lafım var: "Kızım kimse sana giyinmeyi öğretmedi mi? Anne olarak mı doğdun ananın karnından? 18-19 yaşında o ne anne tripleridir, onlar nepçim giysilerdir? Bak Lucy'e, iki "Nyu Nyu" yaptı, saf ayağına yatıp orasını burasını açtı kaptı çocuğu. Bir ben yemedim tabii! Aç gözünü az, atak ol. Madem seviyorsun. Hiç mi Hürrem izlemedin?"

Oh, rahatladım. 














QuickEdit

You Might Also Like

Infinyteam