-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Game of Thrones 6. Sezon 2. Bölüm İnceleme



Game of Thrones 6. Sezon 1. Bölüm İncelemesi: http://www.sutunc.com/2016/04/game-of-thrones-6-sezon-1-bolum-inceleme.html

Hiiiiç "Ay kitapta böyledi ama değiştirmişler"e girmeden, güzel güzel yapacağım incelememi. Kitabı ancak ileriki bölümler hakkında tahmin yürütürken referans olarak kullanacağım. Yoksa yok. Ay ben delirdim "kitapta böyleydi"cilerden. Öyle birine dönüşürsem ileride eğer çifteyle vurun beni. (Vurmayın tabii :/ )

DİKKAT! 

Yazı ileriki bölümler için tahminler de içerir

DİKKAT!



Geçen yaz ortalığı kasıp kavuran "GoT kadrosuna çocuk oyuncular aranıyor. Sebebi Lyanna'nın hikayesi anlatılacağı için olabilir" dedikoduların doğruluğu bu bölümde kanıtlandı. Ben de Lyanna ve Rhaegar Targaryen'in Westeros'u kana bulayan hikayesini göreceğimizden emindim. Hatta tüm sezon bunun üzerine olabilir diye düşünüyordum. Bran'ın gözlerinden göstermeyi seçmişler bize geçmişi. Targaryenler'in çöküş hikayesini kurguya nasıl yedireceklerini düşünüp böyle bir yola başvurmuşlar. Olsun, güzel olmuş.  Bran da biraz büyümüş, serpilmiş, Hodor taşıyamaz hale gelmiş artık. Neyse ki o ilk ergenlik çağındaki hüper süper düper lüper çirkin hali geçmiş. O neydi öyle ya? Eddark Stark'ın çocukluğu o denli minnoş iken, Bran nasıl oldu da... Ay neyse, iyi rol kesmeye başlamış çocuk da. Boşta geçen bir yılı değerlendirmiş hiç olmazsa, aferin.


Bu bölümün olayı Jon Snow'un dirilişi oldu. Ironbornlar Balon Greyjoy'u denize yollarken "Dead never die" diye diye diye diye ısıttılar ortamı öncelikle ve sonraki sekansta hoppadanak Melisandre'ye geçtik. Greyjoy bölümünde "ölü olan bir daha öldürülemez" lafı doskan bin altı yüz yetmiş yedi kez tekrarlanınca olayın eninde sonunda Jon'a dokunacağından işgillenmiştim. Öyle oldu. Melisandre'nin psikolojik çöküşü güzel yansıtılmış. Taş gibi kadın bir bölümde yaşlanmış bildiğiniz. (Carice van Houten'den bahsediyorum tabii. Dört yüz yaşındaki nineden değil)

Jon'un dirilişi sırasında pisler bizi hop oturtup hop kaldırdılar. Melisandre o son büyülü sözleri her tekrarlayışında "Ha gurban bu sefer oldu herhalde" diye diye bir hal olduk içimizden. Bazı elit arkadaşlarımız içlerinden olayı içlerinden daha nazik bir biçimde geçirmiş olabilirler ancak işin özü aynı sonuçta. Ben Ghost kıpraşana kadar Jon'un dirilmesini beklemiyordum açıkçası. Tabii sonrasında efenim konfetiler mi dersiniz, havai fişekler mi! Ay geri geldi bizim oğlan!


Jon Snow'un geri gelmesiyle de -tabii bence- Jon'un Lyanna ve Rhagear'ın oğlu olduğu da kesinleşmiş oldu. Yoksa neden girilsin o kadar zahmete olayı ta en başından anlatmak için? Benim düşüncem, Lyanna'nın hikayesi ana hikayeyle paralel gidecek ve sezonun son bölümünde öğreneceğiz Jon Snow'un aslında ikisinin oğlu olduğunu. Jon Snow'un hikayesinin anlatılmasına bu denli önem veriliyorsa Azor Ahai olduğu ihtimalleri de bir hayli kuvvetlenmiş demektir. Bahisler Jon Snow lehine değişti bu bölümde. Zaten serinin adı  "A Song of Ice and Fire". Ice: Lyanna Stark, Fire: Rhagear. Song da Jon Snow. Bu kadar kolay mı ya? Sürprizli olsun biraz :( :(

Tyrion'un tarafında ise yine teorileri güçlendiren çok önemli bir şey oldu; ejderhalar sevdi bizim bıdığı. Hele soldaki bayağı alıştı bizimkine. İster misiniz şu üç ejderhadan birini süren Tryion olsun? Biri Deanerys, biri Tyrion, diğeri de Jon Snow. Böyle deyince de olayın hiç tadı kalmadı ama hızla bu yöne doğru ilerliyoruz. Tabii Jon Snow tam bir plot twist (süpriz) yapıp başımıza "kötü adam" olarak dikilmezse. Öyle olursa daha çok severim Jon'u. Bu haliyle çok pamuk.


Jon Snow'un dirilişiyle arada kaynayan Euron Greyjoy'un hikayeye girişi oldu. Hoşgeldin paşam. Gözümüz yollarda kaldı valla. ASOIAF eveninin en cengaveri, breaveheartı, az biraz kaçığı -o tabii elzem- geldi efendiler! Ben kendisinde bir Barbaros Hayrettin Paşa havası sezdim. Beşiktaş'taki heykelini andırıyor sanki biraz Euron'u oynayan arkadaş, Pilou Asbæk.

Sıra geldi Ramsay Bolton'a. Bilmiyorum hala Ramsay'in yaptıklarına şaşıran var mı? E, bu çocuk da böyle, n'apalım. Ben üvey annesine ve bebeğe işkence eder diye bekledim ancak yine de insaflı (?!) çıktı da tazılara yem etti. Farklı bir frekansta kendisi. Zaten psikopat dürtülü bir çocuk bir de -kendisi de az cani olmayan- babası tarafından "sen piçsin" denile denile büyürse olacağı bu. O nedenle neymişşş? Psikopatsanız çocuk yapmıyormuşsunuuuuz. Roose Bolton bu çocuğun yol açabileceği tehlikelerin şimdiye değin yaptıklarından çok daha büyük olacağının farkındaydı. Eğer Ramsay öldürmese, Roose Bolton büyük ihtimalle Ramsay'i öldürecekti. Şaka maka Ramsay başımıza Winterfell Lordu (Lord of Winterfell) ve Kuzey'in Koruyucusu (Warden of the North) oldu. Bu unvanlara en son sahip olan kimdi dersiniz?  Rahmetli Lord Eddard Stark. Tahtın Ramsay'e mi kalcaktı hey gidi Eddard Stark? Tüm bunlar başına sırf karını dinlemeyip, dizini kırıp Winterfell'de oturacağın yerde dört nala King's Landing'e gittiğin için geldi.

Ne yiğit adamdın sen Eddard Stark. Heheheheyt!


Eklemeden edemedim; Jaqen H'ghar'ı gördük uzun bir aradan sonra. Özlemişimzzz <3 <3

QuickEdit

You Might Also Like

Infinyteam