Eğer daha önceki yazılarımı okuduysanız ve olaylara bakış şeklime az-çok aşinaysanız burada da neler yazacağımı tahmin ediyorsunuzdur. Ha, eğer sitemin "Deneme-Yanılma" kısmına yeni başladıysanız yapacak bir şey yok, sert bir biçimde konuya dalacağım çünkü. Bu konuyla bağıntılı yazılarım: Sümüğümsü, Yeşil, İğrenç ve Narsist İnsan http://www.sutunc.com/2016/11/sumugumsu-yesil-igrenc-ve-narsist-insan.html İyilik Yapmanın Nahoş Hafifliği http://www.sutunc.com/2016/04/iyilik-yapmann-nahos-hafifligi.html Zamanında tüm kavramlara vermiş veriştirmiş, kendimde had bularak -neden bulmayayım ki?- en büyük narsistik davranışın çocuk sahibi olmak olduğunu savunmuştum. Tamamen kendi soyunu devam ettirmek ve kendini yüce hissetmek için gerçekleştirilen bir "eylem" çocuk sahibi olmak. İnsanın işin içine girdiği tüm kavramlar gibi çocuk sahibi olmak, özellikle anne olmak da asla ve asla pür ve saf bir eylem değil, aksine birçok bileşenin içine girdiği, aynı suluboya yap
2016 yılında kelimenin tam anlamıyla fırtına gibi esen Kimi No Na Wa Başka Sinema tarafından Türkiye'ye geliyor! 25 Ağustos'ta "Senin Adın" ismiyle beyaz perdeyle buluşacak olan Kimi No Na Wa tüm zamanların en çok izlenen anime filmi olma özelliğini de taşıyor. İleride daha çok anime filmlerini ülkemizde görmek için Kimi No Na Wa'yı izlemeye gitmek çok ama çok önemli. Bu sebepten herkesi bu "muhteşem" animeyi izlemeye davet ediyorum. Kimi No Na Wa hakkında geçen sene bir inceleme yazısı yayımlamıştım. (Tam da doğum günümde yayımlamışım şimdi bakınca fark ettim) Şuradan bakabilirsiniz: http://www.sutunc.com/2016/10/anime-manga-onerileri-70-kimi-no-na-wa.html
Orijinal ismi Shigatsu wa Kimi no Uso olan Your Lie in April'ı "Aman bir anime izleyeyim de gönlüm şenlensin," diyenlerden mümkün olduğunca uzak tutun. Naoshi Arakawa'nın aynı isimli mangasından uyarlanan A-1 Pictures yapımı 22 bölümlük bu muhteşem animeyi arada sırada duraklatacak, gözlerinizdeki yaşları silip yeniden izlemeye devam edeceksiniz. "Önemli olan konu değil, onun nasıl işlendiği ve insana dair parçalar taşıyıp taşımadığı" sözü Your Lie in April'da şekil değiştiriyor. Çünkü animenin konusu da ayrı bir güzel: Arima Kousei 14 yapında dahi bir piyanisttir. "Bir şeyde ne kadar iyi olursan ol, o şeyi senden çok daha iyi yapan 8 yaşında bir Asyalı vardır," lafını haklı çıkartacak ölçüde müthiş çalmaktadır piyanoyu. Annesinin çok erken ve ani bir şekilde ölmesi sebebiyle geçirdiği travma sonucu piyanoyu bırakan ve müziğe tamamen yabancılaşan Arima, şaşalı sahneleri terk ederek normal ve sakin bir çocuk olarak hayatına
"Hem gülmekten hem de duygusallıktan gözlerimden yaş getiren bir dizi olsun," diyorsanız doğru adrestesiniz. 2012 yapımı bu muhteşem dizinin bazı anlarında gülmekten nefessiz kalacak, bazı anlarında sinirinizden yastıkları yumruklayacak, bazı anlarında ise üzüntüden evdeki mendil stopunu tüketeceksiniz. Benim favori dizilerim arasında yer alan Rooptop Prince'in konusu ise şöyle: 1700'lü yıllarda Veliaht Prens Lee Tak, eşinin şüpheli ölümünden sonra olayı araştırmaya karar verir ve ülkenin önde gelen dedektiflerini, savaşçılarını ve istihbaratçılarını toplar. Yanlış anlaşılmasın, totalde beş kişilerdir. Bir akşam kim olduklarını bilmedikleri "kötü adamlar" tarafından kovalanırken kendilerini bir anda 2012'de, Park Ha isimli bir kızın çatı katındaki evinin içinde bulurlar. 300 yıl sonrasına ışınlanan prens ve yandaşları bir yandan prensin eşinin ölümünün ardındaki gizli perdeyi aralamaya, bir yandan da 21. yüzyıla ayak uydurmaya çalışırlar.
Kdrama dünyasına Boys Over Flowers ile başlayanlar Lee Min Ho'yu yakinen bilirler. İştee o dünkü çocuk büyüdü, büyüdü de maşallahlık yapımlarda oynuyor. Şimdiki konumuz City Hunter. Oynadığı diğer dizi ve filmleri de ileri dönemde ele almayı planlıyorum. Lee Min Ho ve Park Min Young'un (Healer'daki kız, evet <3) baş rollerinde yer aldığı 2011 yapımı dizimiz aslen Tsukasa Hojo'nun aynı isimli mangasından esinlenmekte. 1980'lerde başlayan hikayede Güney Kore hükümeti tarafından özel olarak yetiştirilmiş ve Mavi Saray'a (Güney Kore başkanlık sarayı) hizmet veren 21 asker gizli bir göreve atanır ve Kuzey Kore'deki belli başlı kişileri öldürmek amacıyla Kuzey Kore'nin başkenti Pyongyang'a geçerler. Ancak Kuzey-Güney çatışmasını artırmak istemeyen siyasiler görevlerini başarıyla tamamlayan bu 21 askeri denizde kurşuna dizer. İçlerinden birinin henüz bebeği olmuştur. Kurtulan ise bebeği olan askerin en yakın arkadaşıdır.
Yaz 2017 dönemi animeleri yavaş yavaş renklerini belli ederken ben de sıradan hoşuma gidenleri önermeye başlayayım dedim. En son üçüncü bölümü yayımlanan Kakegurui ise yaz dönemine damga vuran animelerden. Yalnız bu yazıyla ilgili sizlere bir uyarım olacak: Bu animeyi okulda veya evde denemeyin! Özel bir lisede her öğrencinin oynanan kumara göre sırlandığı ve gerçekten borçlandığı korkunç bir sistem mevcuttur. Bu sistemi domine eden, kazanmayı seven, gerek saç stili gerek hal ve tavırlarıyla fazlasıyla Mirai Nikki'den bildiğimiz Yuno Gasai'yi andıran Satome Meari vardır. Baş kahramanımız, sınıf başkanı Suzui Ryouta'yı borçlandırmış ve bunun üzerine kendisini "hizmetçi köpeği" olarak kullanmaktadır. Yalnızca çok zenginlerin girebildiği bu prestijli liseye bir gün gizemli bir kız gelir; Jabami Yumeko. Kazanamadğında deliye dönen Satome Meari'ni aksine son derece soğukkanlı ve zeki olan Jabami, kısa sürede lisedeki tüm oyunları yerle bir eder. Yal
Ay balalar! (Neden böyle hitap ettim ben de bilmiyorum :/ :/ :/) Yaz aylarında içinizi ısıtacak, sizi kah kahkahalara boğaak kah hüzünlendirecek, hikayesiyle göz dolduracak, büyük itimalle hepiciğiniz korsan izleyeceğiniz için de ceplerinizi yakmayacak. Evet, başlangıç seramonisi bittiyse kdrama önerimize geçiyorum efenim. Aşık olduğunuz adamın uzaylı olduğnu öğrenseydiniz, ne yapardınız? Kdramalar birçoğumuzun da aşina olduğu gibi türü ister fantastik, ister macera, ister mecha (abarttım, evet) olsun mutlaka bir kadn ve erkek arasındaki aşkı anlatır. O aşk olur orada. Kurgu da paralel yürür. Bu dizide ise kurgu ve aşk o kadar güzel harmanlanmış ki tadından yenmiyor. Ayrıca, diziye aksiyon katan ve tempoyu sürekli yukarıda tutan bir kötü adamamımız da var. E, daha ne olsun? Hikaye oldukça uzun ve karmaşık. Ben ise söyleyeceğimi söyleyip özete geçeyim; Zor bir kurgunun altından başaryla kalkılmış. Dream High ve The Producers'tan (gerçi The Producers'ı bu dizide
Sonunda bu da oldu! Ubisoft'un ünlü mü ünlü oyununa anime uyarlaması geliyor! Uyarlama için Castevania'nın yapımcısı Adi Shankar ile anlaşan Ubisoft anime serisinden oldukça umutlu. Animenin hikayesinin çekirdek kurguya bağlı olarak gelişeceğini ancak bambaşka bir yolda ilerleyeceğini söyleyen Shankar, kendisinin de büyük bir Assassin's Creed hayranı olduğunu belirten Shankar, ünlü oyunun sevenlerinin yüzünü güldürecek bir anime projesi hazırlamak niyetinde olduğunu söyledi. Çıkış tarihi filan hiiiç belli değil. Belli olunca ben buralardan haber ederim size. Merakla beklemekteyim ^.^
Selammm! İşşte beklenen an! Evlendiler! Touka bildiğiniz üzre hamileydi. TouKen'ciler bayram ediyor etraf bayraklarla donatılmış, havai fişekler atılıyor, yurtta adeta bayram havası filan ama ben yetmez ama Rize veya Eto diyorum hala. Tabii öyle bir şey olmayacak, bu evlilikten sonra hatta Touka'nın yeri daha da sağlamlaşacak. Ablamızdan büyük hamleler bekliyoruz gelecek bölümlerde. Tsukiyama'ya haaaala bayılıyorum! Ama ne olur yan karakter ghoulların hikayelerine önem versek Ishida sensei? Nishiki öyle hala yancı gibi dolanıyor ortalıkta. Elin manyak Quinx'lerini, manyaklıkta doktora tezi yazan Furuta'yı filan hep görüyoruz. Az biraz bizim teeee serinin başından alışık olduğumuz karakterleri de geliştiriversene be sensei, hadi be! Urie ve Saiko'nun iki arada bir derede kalacağını teeeeee 2016 yazında söylemiştim. Bulmaya çalıştım o bölümleri ama bulamadım. Kaneki vs Furuta'nın belirginleşmeye başladığı dönemden Beri “Taraf olmayan bertara
Lililililililililili! Ülkemizde anime ve manga dünyasıyla haşır neşir olanların sayısı sandığınızdan çok daha fazla! Özellikle aşağı yukarı ortaokul çağında başlayan bu tutkularını büyünce profesyonel alanda da icra edenler bir şeyler yapmak, birikimlerini bu alanla ilgili diğer kişilerle de paylaşmak istiyorlar. Hal böyle olunca biz de geçen yıl 10 yazar toplaşıp bu yönde bir adım atmaya karar verdik ve ortaya "Tezuka'dan Miyazaki'ya Anime ve Manga" çıktı. Her biri birer akademik makale olan ve anime ve manga tarihini türlere ayırarak inceleyen kitap eylül ayında Japon Yayınları'ndan çıkacak. Eylül 2017'den itibaren tüm kitapçılarda bulabileceğiniz bu kitap aynı zamanda da üniversite kütüphanelerinde olacak ve ders kitabı olarak okutulabilecek. Ben de bu kitapta "Anime ve Mangalarda Bilim Kurgu ve Mecha" bölümünü yazdım. Geneli sinema televizyon bölümünden mezun ve bu konuda hala akademik hayatlarına devam eden arkadaşlar (Ben yüksek
Yıllardır yaptığım "Gelmiş Geçmiş En İyi 20 Anime" ( http://www.sutunc.com/2015/12/olmeden-once-izlenmesi-gereken-20-anime.html ) tarzındaki listelerde sürekli Neon Genesis Evangelion'a ilk sıralarda yer veriyorum -spoiler gibi oldu böyle de ama idare ediverin <3- ancak önerisini yapmamışım. Tü bana! Pis su! (Pis su da hiç olmadı nepçim adım var yarebbim) Efenim bu kült animeyi izlemeden kendine otaku diyenler var. O kendini bilmezleeeer gelsinler pıtış pıtış (bkz. sevimli tıpış) okusunlar öğrensinler azcık anime / manga tarihini. Bak yine sinirlendim. Neyse... Neon Genesis Evangelion Hideaki Anno isimli hafiften kaçık bir ağabeyimizin yarattığı, çılgınlar çılgını bir evren. 26 bölümlük anime serisi 1994 yılında yayımlanan Neon Genesis Evangelion'un hikayesi ise kısaca şöyle: Yıl 2015, dünya distopik bir hal almış, arada sırada dünyaya gelip ortalığı darma duman eden Angellar ile savaşmaya çalışmaktadır. Tokyo da bu kaostan nasibini almış, iki kez
Dedektiflik hikayeleri tutkunları buraya! Signal'ın karakterleri, müthiş kurgusu ve bitmek tükenmek bilmeyen dinamizmi size ilaç gibi gelecek! 16 bölümden oluşan bu oldukça tempolu dizinin en önemli noktası; biri 1996'da, diğeri de 2015'te yaşayan iki dedektifin ilginç bir telsiz sayesinde birbirleriyle iletişime geçebilmeleri. "Profiler" olarak çalışan ve "Cold Case Squad"ın bir parçası olarak atanan Hae-Yong, Soo-Hyun isimli oldukça soğuk ancak kendinden emin dedektifle birlikte geçmişte suçlunun bulunamamasından dolayı kapanan dosyaları yeniden incelemeye başlar. Olaylar ise Hae-Yong'un çöpten bir telsiz bulmasıyla iyice karmaşıklaşır. Telsiz sinyalleriyle Jae-Han isimli dedektifle konuşmayı başaran Hae-Yong, davalar devam ederken, yaaani henüz cold case filan olmamışken asıl suçluyu yakalamaya çalışır. Jae-Han'ın ve Hae-Yong'un ise bir ortak noktası vardır; dedektif Soo-Hyun. Zamanında Hae-Yong'un altında çalı
Çoooook bekledik! Müjdesini 2016'den vermiştim bu muhteşem haberin. Beklediğimize değip değmeyeceğini ise on gün içerisinde öğreneceğiz! Yuiichi Fukuda'nın yönetmenliğini üstlendiği filmden beklentilerim büyük. Zira Gintoki rolünde Fullmetal Alchemist'ten bildiğimiz Shun Oguri'yi göreceğiz. 14 Temmuz 2017'de Japonya'da gösterime girecek olan Gintama'yı beeeyle elimiz kulağımızda bekliyoruz. (Eli kulağında maymun imojisi düşünebiliriz burada. Uygun gif bulamadım) Karakterler:
