Günlerden Salı.Ödevim olduğu için, tophane'deki, yani yurdumun bulunduğu yerdeki bir sergi salonuna gidiyorum;İstanbul Modern.Orada, daha önce hiç görmediğim, adını bile duymadığım bir adamın, Ani Çelik Arevyan'ın fotoğraf sergisi olduğunu öğreniyorum. Koca afişte yazıyor: "Göründüğü Gibi Değil. 29 Eylül 2010-9 Ocak 2011 Arasında İstanbul Modern'de"
Serginin adıyla Ani Çelik'in objektifinden gördüklerinin ne denli uyuştuğu çarpıyor hemen gözüme. Büyük bir metropolün binaları.Gri,soluk... Etrafları bembeyaz ama!Dingin. Birçok fotoğraf birbirine benziyor. Kendini tekrarlamaktan çok anlatılmak istenen bir öykünün devamı niteliğinde hepsi. Ancak hikayeyi anlamak zaman istiyor, sabır istiyor. Bazem kendini bir çiğ damlasında, bazen gökyüzünde kaybediyorsun. O fotoğraflardaki "An"ı anlamaya çalışarak."Acaba" Diyorum:"Acaba herkes benim gördüğüm şeyleri mi görüyor bu fotoğraflarda? Aynı hikayeyi mi anlatıyor bize Ani Çelik o objektifinin puslu,dingin sesinden? Bu fotoğraflara bakan herkes aynı karamsar, yardım bekleyen, şekilden şekle giren ancak özünde aynı olan, o hapsedilmiş insanı mı görüyor benim gibi?
Etrafıma bakıyorum.Çoğu çok derin şeyler duyumsuyormuş gibi bakan gözlerden ibaret. Gülüyorum ve üzülüyorum. Masalıma ortak bulamadığım için.
1 yorum
ayşe birtar'dan
sanatçı eserini oluşturur ve halkın içine salar,herkes kendince anlar.bazen sanatçının anlattığıdır o bazen de kişinin anlamak istediğidir.herşeyden önce BAYAN ani çelik'i objektifinden size bu güzel duyguları geçirebildiği için kutlarım; sizi de sade ve içten anlatımınız için.
Yorum Gönder