-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Les Mains En L'air


Son derece ciddi mesajlar içeren Les Mains En L'air  (Eller Havaya ) filmi için oldukça laubali bir başlık seçtim. Neden bilmiyorum üstüme gelmeyin.

İstanbul Film Festivali 2011' de gösterilen bu filmi devasa bir salonun ikinci sırasında izlemek zorunda kalan zavallı ben ve boynum diyebiliriz ki; çektiğimiz acılara değdi !


Aslında filmden önce yayınlanan reklamlardan sonra organizatörlerden birisinin gelip açıklama yapması ve akabinde yönetmen Romain Goupil'in perdenin önüne gelmesi tam bir şoktu benim için. Filmin festivaldeki son gösterimi için Fransa'dan gelmiş olan Romain Goupil, bavullarıyla birlikte sinema salonuna koşturduğunu söyledi ve film bitiminde soruları almaktan memnuniyet duyacağını belirtti. Tabii Fransızca söyledi bunları. Hiç olmazsa yarısını anlayabildim söylediklerinin. Mutluyum, huzurluyum.

Takdir olunası bir sağduyu örneği sergilenen bu filmde, Fransa'da göçmenlere yapılan muameleler ana temayı oluşturuyor.


Henüz on yaşında bir Çeçen kızı olan Milana ( Linda Doudaeva ) Çeçenistan' da doğduğu için Fransa' da oturma izni yoktur. Oldukça zor koşullarda yaşayan ailesi ile birlikte her gün ülkeden atılma korkusuyla yaşamaktadırlar. Milana'nın en yakın arkadaşı Blaise( Jules Ritmanic ), kardeşi sekiz yaşındaki Alice (Louna Klanit ), akadaşları Ali , Claudio ve Yusuf  okuldan sonra gizli yerlerinde buluşup birlikte kosan CD yaparlar. Ancak Milana' nın komşularının götürülmesi üzerine daha fazla suç işlememek için buna son verirler.

Blaise ve Alice 'in anneleri Cendrine Milana'yı çok sevmekte ve bu sınırdışı edilme olaylaına karşı çıkmaktadır. Bunun üzerine Milana'yı yanına alan Cendrine onun koruyucusu görevini üstlenir. 

Ali, Claudio, Yusuf, Alice, Blaise ve Milana'yı İngiltere'ye tatile götüren Cendrine, buada da Milana' nın sınır dışı edilmesine karşı mücadele verir.



Okula döndüklerinde göçmen olan herkesi fişleyen polisler  öğretmenlerini götürmek istemektedir. Bunun üzerine okulun çatısından atlayan öğretmen ölür ve çocuklar da bir kaçış planı hazırlar.

Yanlarına bir ton abur cubur alan Blaise, Milana, Alice ve Claudio bir apartmanın bodrum katında bir köşeye saklanırlar. Kısa sürede tüm haberlere konu olan çocukları başka çocuklar da izler. Onlarla birlikte kaçmamış olan arkadaşları Ali'ye baskı yapan polis ve Cendrine bir yere varamaz. Ancak sonunda Milana ve ailesine oturma izni çıkarılır ve o zaman çocuklar  saklandıkları yerden elleri havada çıkarlar. Neden böyle yaptıklarını hiçbirisi bilmemektedir.


Çocukların üzerinden anlatılan hikayede zaman zaman kahkaha attıracak olaylar gelişiyor. Rol yapma yeteneklerini takdire şayan buldum hepsinin. Romain Goupil günümüzün çetin koşullarının çocukların dünyasında nasıl etikler bıraktığını çok doğru ve gerçekçi bir tabloda resmetmiş. Milana ve Blaise 'in birbirleine olan safça aşkı, hayattan beklentileri on yaşında çocuklardan beklenildiği gibi.

Ayrıca Milana' nın tatilde mutlu olduğu ancak bu mutluluktan utandığı ve ailesinin ve kendinin bu kötü durumunda mutlu olamaması gerektiği düşüncesi, diğer çocuklara göre daha ağırbaşlı olması ve olayları daha derinden kavraması, yıllardır yaşadığı koşulların ona küçük birer armağanı olarak gözüküyor.


QuickEdit

You Might Also Like

Hiç yorum yok

Infinyteam