-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Swan Lake




Tüm zamanların tartışmasız en iyi balesi, balelerin kralı Swan Lake, yani Kuğu Gölü Balesi.

Hakkında yazacak o kadar çok şeyim var ki onun hakkında, nereden başlasam bilemiyorum.

6-7 yaşlarımdakyen AKM'nin gösteriminde izledim ilk defa o şaheseri. Oktay Keresteci ve Hülya Aksular'ın performansları  saatlerce ayakta alkışlanacak cinstendi doğrusu. O kadar küçük olmama rağmen en iyi hatırladığım gösterim kesinlikle buydu.

13-14 yaşlarımda ergenlik döneminde ihmal ettiğim klasik müziği 15'ime doğru yeniden keşfetmemle birlikte evdeki bütün klasik müzik cd lerini teker teker dinleyip, aralarından ençok Tchakiovsky ustanın bu bale için bestelediği efsaneleşmiş müzikleri beğenmiştim. Diğerlerini belki bilemem ama Tchaikovsky'i nerede duysam anlarım.

15 yaşımdayken, Bodrum Turgutreis'de ikamet ettiğim sırada Turgutreis D-MARIN'de Klasik Müzik Festivali'nin olduğunu öğrendim. Broşürünü alıp baktığım anda ise kalbim duracak gibi oldu: Bolsoi Balesi'nden bir ekip, Kuğu Gölü'nün bazı sahnelerini sergileyeceklerdi. Bunun neden kimseyi heyecanlandırmadığını düşünmeye ile tenezzül etmemiştim çünkü insanların baleyle ilgili düşüncelerini biliyordum. Hele ki Bolsoi dediğimde kibirli bir elitistten bir başkasına dönüşmeyecektim gözlerinde. Gene de gittim ve hayatımda şu ana kadar gördüğüm en büyük sanatçıları izleme imkanı buldum. Tchaikovsky'nin o mutheşem tınılarıyla hepsi devleştiler adeta.
Pas d'action ölümü beni benden alıp Rusya civarlarına uçuruyor. Denemeye değer bence.

Bir de Mezzo Channel'da Paris Operası'nın gösterimini izlemiştim. O pek sayılmaz ancak kesinlikle dekorlar ve kostümler i-n-nıl-maz-dı!

AKM'de izlediğim versiyonunda olay mutlu son ile bitmişti. Ben elbette ki esas kareografiyi, yani Bolsoi Kraliyet Balesi'nin kareografisini aktaracağım:

Prens Siegfired doğum gününü kutlamaktadır. Evlenme çağı geldiği için annesi ondan bir eş seçmesini ister ancak prens hiç de oralı olmaz. Yaverleriyle birlikte ava çıkmaya karar verir.

Ormanda yolunu kaybeden Siegfried üzerinde muhteşem güzellikte kuğuların yüzdüğü bir göle varır. Prens kuğuları izlemeye koyulur. Artık iyice akşam olmuş ve hava kararmıştır. Kuğular teker teker güzel kızlara dönüşmeye başlarlar. Prens Siegfired oldukça hüzünlü görünen prenses Odette'e hemen aşık olur ve onun yanına gider. Sabaha kadar dans ederler. Prens tam ona aşkını açıklayacakken Odette'i kuğuya dönüştüren büyüyü yapan kötü büyücü Rodhart çıkagelir ve Odette'i uzaklaştırır. Günün ışımasıyla birlikte de Odette yeniden kuğuya dönüşür. Prens üzgün bir şekilde sarayına geri döner.

**Büyücünün yaptığı büyü ise ancak ve ancak gerçek aşkın gücüyle bozulabilmektedir.**

Ertesi gün doğum günü kutlamaları devam eden Siegfired'e annesi kızlarla dans edip kendisine eş seçmesi gerektiğini yineler. O sırada büyücü Rodhart kızı Odille ile saraya girer. Sihaylar giymiş olan Odille'i Odette'e benzeten Siegfried kalbini ona kaptırır. Bu sırada kuğu halinde olan Odette sarayın penceresinden olan biteni izlemektedir. Prensin ondan daha güzel ve şehvetli olan Odille'e kapıldığını gören Odette koşarak oradan uzaklaşır. Bu sırada Odette'i fark eden Siegfired onu takip eder. Odette diğer kuğuların arasına karışır ancak Siegfried onu bulur. Odette, prens Siegfired ve büyücü, Kuğu Gölü'nün kenarına gelirler. Bu acıya daha fazla dayanamayan Odette kendisini göle atar ve boğulur. Bunun üzerine prens de Odette'in peşinden atlar ve ölür. Bunun üzerine diğer kuğuların üzerindeki büyü kalkar ve büyücüde bunun üzerine göle atlar.

Saflığı temsil eden Odette ile şehveti ve baştan çıkarıcılığı temsil eden Odille'i aynı balerinin oynaması, aslında romantizm akımının bir parçası olarak düşünülen Kuğu Gölü'ndeki mutlak iyinin ve mutlak kötünün aynı bedende olduğu, romantizm çerçevesi dışına çıkılmadan, iki farklı bedenmişcesine verilmiştir. Bu da prömiyeri 1877'de yapılan bu balenin  bu denli ünlü olmasının nedenlerinden yalnızca bir tanesidir.
2010 yılında Natalie Portman,'a en iyi kadın oyuncu Oscar'ını kazandıran Black Swan filmi ise bu iki zıt karakteri oynaycak olan balerin Nina'nın geçirdiği değişimi anlattığı bir metafor olarak karşımıza çıkıyor.

Kuğu Gölü Balesi'ni bilmeyenlerin, ilgilenmeyenlerin bile bu inanılmaz müziği dinlemeye başlamasını sağlayan Black Swan'a teşekkürler. Ancak aynı zamanda popüler kültürün bir parçası haline getirip ona verilmesi gereken değeri düşürdüğü-hiçe indirdiği ve belli bir kültüre sahip olmadan balıklama youtube videolarının altına yazılan "Black Swan'dan görüp de geldim keh keh." şekline yorumlara neden olduğu için de yazıklar olsun sana ! PUUH!

Belki de bu kadar çıkış yapmamam gerek Black Swan'a ancak sanırım her ne kadar kendimi "farklı" konumuna sokmak istemesem de, üzgün olduğum zaman Swan Lake'in Pas  d'action unu açıp daha da beter olmam, tüm müzikleri sırasıyla ezbere bilmemin kendimi farklı kıldığını düşünüyormuşum...
QuickEdit

You Might Also Like

Hiç yorum yok

Infinyteam