Once kendinden baslamali insan sorgulamaya. Eger bir kaniya varmak istiyorsa tabii... Cunku baska insanlari incelemek her ne kadar "ilginc" olsa da aklimizin menzilinden ciktiklari vakit pek de net hatirlayamiyoruz davranislarini. Araya beyin denilen o lanet giriyor, ayariyla oynuyor anilarimizin. Hem de olaylari cok net hatirliyormusuz gibi hissettirerek, alttan alta oynuyor insanlarin bizde biraktiklari izlerle. Boyle olunca da eger o kisiye takinti derecesinde bagli degilsek onun davranislari uzerinde dusunmek de yoruyor bizi. "Aman bosver." diyoruz. Tembellestiriyor bizi su beyin denen sey!
Oysa kendimizden cikarsak yola, sonucunda kendimizden tiksinecek olacagimizi hissetsekbile birakamiyoruz isin ucunu. "Neden ben boyle yaptim simdi?","Amacim neydi tum bunlari yaparken?" gibi sorunlar dolduruyor beynimizi. Gene ayari oynanmis, bu sefer cok cok daha iyi saklanmis bir beyin oyunu karsiliyor bizi bu sorunlarin her birinde. Baskalarinin beynine girerken goz ardi etmedigimiz bu 'ayar bozumu' bu sefer rahatsiz etmiyor bizi cunku isin ucunda kendini tanimaya bir adim daha yaklasmak gibi bir odul var. Cogu insan bunu odullerin en guzeli olarak tanimlayacak, biliyorum? Ben ise bu sonu karanlik dipsiz kuyuyunun bir sonu oldµdugunu var sayarak yola cikiyor; ve bu yolun sonunda da artik cirilciplak olarak onumde duran benligime kavustugumu hayal ediyorum. Ne oluyor bu hayalin sonunda? Kendimi tum insani ogelerimden ayristirarak kavustugum benligimle karsilastigim andan yalnizca bir nanosaniye sonra verecegim olasi tepkiler;
A) -ic ses- Pek de bir cirkinmisim yahu. Fondoteni de evde unuttum tuh...
B) (Benligime dogru ufak bir el hareketi yaparak)
-Ya su Bostanci-Pendik dolmuslari nereden kaliyor?
C) -ic ses- Bir cay koyayim bari beraber iceriz o kadar yol geldik bir damla su bile vermedi demesin.
Tabii Fenafillah'a ulastiktan, o kadarkapi gectikten sonra vs. buyuk ihtimalle bu "sona" olan bakis acim degisecegi icin verdigim tum ugraslara degmesi ve beynimin kendi kendini "la o kadar cefayi bunun icin mi cektik hay anasini -biiip-" demeden en ufak hasarla olayi atlatabilmesi icin ulastigim sonuca kendi kafamdan degerler vermeye baslayacagim. Nedenin sonucuna ulasmak ugruna insanin kendini motive edebilecegi cok guzelbir noktasi vardir; sonuctan alacagi haz. Bu nedenledir ki sonucun nedenini uydurmak zafere ulasmak ugruna alinan binlerce kilometrelik yoldan daha zordur. Hele ki isin ucunda Panteist dusunceye uygun gelen "dunyayla bir olma" -bildiginiz "En-el Hak"- durumu varsa eger is daha da vahim.Kirk kapidan gecip on firin ekmek yiyip sonra da; "Hadi bakalim sen oldun." diye seni ortada birakabilirler. O an tabii kibu sonucu binlerce kez kafanizda canlandirdiginiz icin ortada kalmayacaksiniz. Hatta o Anadolu bozkirlarinda kirk kapinin altinda yillarca yasamaktan sevimli sevimli hayali arkadaslar da edinmis olabilirsiniz -tabii cok seviyoruz onlari biz de ailecek.- Ancak gene de "Simdi ne olacak?" gibi bir soru sorarsaniz
"Ne bileyim ben? Git calisma masasiyla filan butunles. Tahta sonucta." vari bir cevap alabilme ihtimaliniz de var, aklinizda bulunsun.
Insanin kendi ic yolculuguna cikmasinin; hayatina anlam katmak icin ugrasmasi da degil yalnizca. Bencillik. Cidden diyorum. Hep ben ben ben ben diye diye kendinden yola cikarak insanlari dusunmeye, insanlari kendini gordugun pencereden gormeye devam ederseniz iste kendinizi pek ala bir dervis zannedebilirsiniz. Nihat Dogan belki de cagimizin en iyi orneklerinden bir tanesi. Tabii insanlari kendi cercevenizden goreceksiniz sizdenbaska tanidiginizkimse yok su dunyada. Hele ki kendimizi bile ne kadar tanidigimizi sorguluyoruz surada yarim saattir misal. O derece aciziz. Yazik bize. Valla ya...
Neyse ben bir yesil cay koyayim bari bagarsaklarim isinsin.
1 yorum
İpin ucunun kaçtığı bir yer de yok değil yav hani, bir yere kadar insan kendine de bakıyor aslında ama daha sonra 'dışın üzerimizdeki hakimiyeti'nden midir nedir, bi' anlamda kendimize dönüklüğümüzden dışarıya dönüklüğe bi' geçiş oluyor sanki yav, bir süre sonra da alışmışlıktan olsa gerek tutup da nereden nereye geldiğimize bakmıyorurz bana öyle geliyor, asıl kopukluk da burada, bi' çeşit bilinç değişimi, kendimizinkini beğenmeyip başkasınınkini, artık kimi gözümüzde lafı dinlenir kılıyorsak, kutsuyorsak, onu kendimizinkinin bir gelişmiş modeli gibi atfediyoruz gibi. Bu saatte karmaşık oldu biraz :)
Yorum Gönder