Noragami 64. Bölüm İncelemesi

Nee zamandır takip ediyorum Noragami'yi. Buna rağmen blogumun Anime / Manga Önerileri kısmında yazdığım yazı (http://www.sutunc.com/2015/11/anime-manga-suggestions-2-noragami.html) dışında hiç sözünü geçirmemişim orada burada. Yazıklar olsun bana! Püüüh! O kadar da seviyorum diyorum her yerde Yatogami gifleri paylaşıyorum görmemiş gibi. Dedim madem takip ediyorum, yazayım hakkında!


Noragami Kodansha's Monthly Shonen Magazine'de çıkıyor. Yaani aylık. Shingeki no Kyojin de Noragami de genel olarak her ayın ilk haftası çıkıyor, gözlerim bayram ediyor. Sonra tabii bir ay depresyon.

Daha önce Noragami'nin mangası hakkında hiç yazmamış olmama karşın ben hiç bozuntuya vermeden, sanki her ay düzenli olarak incelemelerimi yaıyormuşum gibi dalcağım olaya. Sıkı tututununn!

Bu ne bitmez tükenmez arcmış yav? Kaç aydır Bishamon Tengoku'ya ( Cennet'e) ha baş kaldırdı ha baş kaldıracak, Yato Bishamon'a ha yardım etti ha yardım edecek. Yato'nun şımarıklıklarını Hiyori'nin yarı flörtöz kızarmalarını özledim yahu! Bir arc şamata kakara kikiri, bir arc savaş mavaş bam güm çatır patır geçiyor Noragami. Hala patırtılı kütürtülü dönemdeyiz şu an.


Bir başka serzeniş de Yato'ya. ÇILGIN MISIN YATO SEN? Gerçekten anlayamıyorum bu karakteri. Bishamon'a yardım etmek de ne demek? Bishamon babanın peşinde senin. Yok Cennet'e derdimizi anlatacağız, yok Ebisu büyücü değildi asıl büyücü başka. Ölümüne mi susadın Yato sen? Hiyori bile Fujisaki'yi dinleyince yola geldi. Akıllı kız sonuçta. Yani sırf olay büyüsün, heyecan artsın diye Yato'ya böyle mantıksız seçimler yaptırıyor olabileceklerine ihtimal vermiyorum. (Ancak büyük ihtimal olay bundan ibaret)



Şimdi olayı biraz açayım da Noragami'yi ne zamandır okumamış olanlar neler olduğunu hatırlasın. Fujisaki, aka. Sorcerer, yani Yato'nun babası, Yato'nun hayat çizgisi. Bilindiği üzre, tanrılar insanların zihinlerinde yaşadıkları sürece varlıklarını sürdürebiliyorlar. İnsanlar bir tanrıyı unutursa o tanrı da yok olup gidiyor. E, bizim Yato pek de ünlü bir tanrı değil bildiğiniz üzre Yato'nun yüzyıllar -belki de bin yıllar- boyu yaşamasının sebebi ise aslında bir insan olan babası. Onun bunun vücudunu ele geçire geçire hayatına devam eden babasının peşinde de Bishamon var. Denklem çok basit aslında; Bishamon Büyücü'yü öldürürse, Yato da ölür. Yato'nun ilk ve tek "inanıcısı" olan Hiyori yaşadığı sürece var olur daha doğrusu. Yani Yato Bishamon'a yardım ederek, Takemikazuchi'ye "Ebisu büyücü deeel" diyerek kendi kuyusunu kazıyor. Bile bile yapıyor bunu. Motivasyonunu anlasam gam yemeyeceğim.

Diğer yanda ise Fujisaki'nin Yato'yu (Yaboku'yu) kurtarma çabası var tabii. Böyle sosyopat bir tipin kendi yarattığı "oğlunu" koruyup kollamak sitemesi ise ayrı bir olay. Ben olsam kurtarmam. "Kendi etti kendi buldu" derim bırakırım bir köşeye. Yok ya kurtarırım. Kıyılır mı Yato'ya? :( İşte baba yüreği, Fujisaki bile nasıl koşturuyor çocukcağzının peşinden.

64. bölümde karakterler biraz çelişkili davranıyor açıkçası. En tumturaklı karakterler açık ara Hiyori ve Bishamon. Geri kalanının bir bölüm sonra ne yapacağını kestiremiyorum doğrusu.

Valla Bishamon ölsün de reenkarne olsun derdim ancak Kazuma'ya acıyorum. Ne çok seviyor Viina'sını! Şimdi Kazu'yu düşününce vaz caydım. Ölmesin Bishamon :(


Bir sonraki bölümde Fujisaki-Yato karşı karşıya gelecek gibi geliyor bana. Eğer Fujisaki ölecekse bunun Yato'nun elinden olmasını tercih ederim. Bishamon'un başına ne gelecek inanın tahmin edemiyorum. Ancak Ebisu halihazırda reenkarne olduğu için bir tanrıyı da harcamazlar gibime geliyor. Hele ki Bishamon gibi hikayenin aslarından bir tanrıyı asla!

 Bu arada Hiyori'nin Fujisaki'nin kanından olma ihtimali de var. Bu benim teorim ancak internette ban paralel düşünenlere rastlamak mümkün. Hiyori'nin Büyücü-İyileştici-Azize karışımı bir şeye dönüşmesini umuyor herkes. E, önceki bölümlerde Hiyori'nin ailesinde bu "üçüncü gözün" güçlü olduğunu görmüştük. Bakalım ne olacak.

Yine Yato <3 <3 Hiyori olsun, Yukine oflayıp puflasın, Kofuku dolansın ortalıkta ya :( :(

Hepsinden önemlisi ise, Kazuma muradına ersin bir. Nedir bu çocuğun yüz yıllardır çektiği çile?