Anime / Manga Önerileri 56: Perfect Blue

Herhalde "Tüm Zamanların En İyi Bilmemkaç Gerilim Animesi" listesi yapsam, Perfect Blue rahat ilk üçe oynar. Birinci sırada gerelimle zerre ilgisi bulunmayan ancak tamamen kişisel nedenlerden ötürü seçtiğim Serial Experiments Lain olur gerçi. O kadar hiçbir şey anlamadım ki (bay bay Türkçe) o animede, "Bir mokluk çıkacak oradan buradan ama hadi hayırlısı" diyerek izledim ilk yedi-sekiz bölümü. Gerim gerim gerildim. Onu da tavsiye ettiydim zamanında. Mind blow anime  isterseniz buyrun. Ancak yatmaya gitmeden hemen önce izlemeyin, ayık kafayla izleyin. Perfect Blue'yu da öyle aynı şekilde.

Perfect Blue'nun pööörfekto olmasındaki en büyük etken, klasikleşmiş klişe psikolojik gerilim filmleriyle adeta dalga geçmesi. Tabii bunu yaparken bir yandan da bizimle dalga geçiyor. "Siz öyle sandınız ama aslında öyle değiiil kikikikiikiki" diyerek. Bir yandan toplum eleştirisinden geri kalmayıp bir yandan da dört dörtlük bir gerilim filmi ortay akoymak her baba yiğidin harcı değil. Bu nedenle de anime tarihinin en önemli filmleri arasında geçiyor.



Genel olarak anime ve mangalarda toplum eleştirisi görmezken -özellikle shonen mangalarda- en azından reel bir zamanda geçen, reel olaylar üzerinden bir eleştiri yapılmazken Perfect Blue Japon halkını tam göbeğinden vuruyor. Bunun gibi, uluslararası festivallerde gösterilen ancak Japonya'da pek tutmayan tonlarca anime film var. Bunun nedeni de kendi gerçekliğinden kaçan Japon halkı. Bunu tek bir halka indirgeyebilir miyiz peki? İş Japonlara gelince, evet. Biraz Çin ve Kore de eklersek, gerçeklikten kaçıp kendini tamamen sanal dünyaya adayanlar imparatorluğu kurulaiblir rahat rahat bu arkadaşlardan. Ben de koşa koşa aralarına katılırım. Ne hayrını gördüm gerçekliğin şu ana dek? Hiç!


1997 yapımı  Perfect Blue'nun protagonisti Japonya'yla az çok içli dışlı olanların yakinen bildiği, şarkıcı idollerden bir tanesi. Tabii bu arkadaş kurgu. Gerçekte yok öyle bir idol. Yeni yeni ünlü olmaya başlamış üç kişlik CHAM! adlı bir idol grubunun üyesi olan Mima Kirioge, oyunculuğa adım atması için gelen teklifi reddetmez ve oyunculuk kariyeri için gruptan ayrıldığını açıklar. En az suşisi kadar işi aykoluğa götüren hayranlıklarıyla bilinen Japonlar burada da geri kalmaz ve Mimi'yi bir stalker takip etmeye başlar. Oyunculuk kariyerinde istediği başarıyı bulamayan ve bu nedenle de daha açık seçik sahnelerde oynamayı, çıplak pozlar vermeyi kabul eden Mimi'yi oyunculuğa ve soyunmaya iten kişiler teker teker öldürülmeye başlanır. Stalkerı Mimi hakkında, Mimi'nin ağzından bir blog tutan Mimi Kirioge, neyin gerçek neyin hayal olduğunu anlayamadığı bir açmaza girer. Çıplak fotoğraflarını çeken fotoğrafçının öldürüldüğü gecenin sabahı dolabında kana bulanmış elbiseler bulan Mimi için işler daha da garipleşecektir.



Nasıl? Heyecanlı değil mi? Evet evet öyle! Türkçe altyazılı olarak da var birkaç yerde hem ^^