anime
Denemeler ve Makaleler
funda özkalyoncu
kürk mantolu madonna
su tunç
Kürk Mantolu Madonna ve Özenme Hakkı
Sabahın beşinde biri sopayla dürtmüş gibi uyandım. Oraya döndüm olmadı, öbür yana kaykıldım tutmadı. Sonra kendi kendime laf lafı açtı, hiç uyuyamaz oldum. Öyle kendi kafamda kendimle sohbet ederken -aslında hiç de sevmem, çekemem kendi sohbetimi ancak oldu bir kere- Funda Özkalyoncu'nun, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabının bildiğimiz şarkıcı Madonna hakkında olduğunu sandığı, sanmayı geçtim, bunu bir de televizyonda rahat rahat söylediği olay geldi aklıma.
Daha bu sabah iş için gittiğim kafede iki yanımdaki masada da bu kadından bahsediliyordu. İnternet Funda Özkalyoncu ve içinde döner sahnesi geçen anime ile ilgili paylaşımlarla doluydu. Döner sahnesi geçen animeyi de önereceğim tabii ancak buranın konusu Funda Hanım, Madonna ve özenmek. İşin içine bir döner yapan iki boyutlu Japonlar'ı karıştırırsam bence buradan hepimiz "Pen Pineapple Apple Pen! Liililililililililili!" diye dans ede ede çıkarız. Zorlamaya hiç gerek yok.
Funda Özkalyoncu'yu eleştirdikten sonra onu eleştiren güruhu eleştiren bir güruh çıktı ortaya, hah, beni de dellendiren onlar oldu. Arkadaş ortamına sonradan katılıp önceden konuşulan konuya hakim olmaya çalışan, beceremeyince de ortamı domine eden tipler gibi pırtladılar bir anda. "Kürk Mantolu Madonna okudunuz sanki hepiniz de kadna laf atıyorsunuz", "Hepiniz özentisiniz", "Iyy gene başladı kitap, kahve, kediciler ıyy" şeklinde binlerce mesaj yağdı sağdan soldan. Ben sosyal medyada Funda Özkalyoncu'yla ilgili hiçbir şey paylaşmadım, ancak yine de laflar hazırlayasım geldi bu olaya sonradan katılıp ortamı bozan arkadaşlara.
Öncelikle, özentilik iyidir. Tabii ki iyidir çılgın mısınız? Özendiğiniz kişi (veya madde veya oluşum vs. vs.) saçma sapan bir şey değilse ve size bir şeyler katıyorsa özenin! Eveeet! (Saçma sapandan kastm; kalkıp Funda Özkalyoncu'ya veya Adana Merkez Patlıyor Herkez(s) şarkısını literatürümüze kazandıran arkadaşlara özenmemeniz. Yoksa Tiviti'ye bile özenseniz olur yani)
Bakın benim yirmi dört yaşında olmama dokuz gün kaldı, istisnasız her gün "Anime ne ya, işin gücün yok mu senin? Etrafında olan bitenle ilgilensene biraz" şeklinde yorumlar alıyorum. Anime severler benim durumumu anlayacaktr, eminim. Ergenlikte bu lafları anne-babanız ederken yaş ilerleyip toplumun sizden beklentileri arttıkça artık yoldan geçen bile "Yeter yav hala m anime?" diye -otuz iki diş sırıtaraktan- sormaya başlıyor. "Neden olmasın saman balyası?" diye cevap veriyorum ama içimden tabii. Death Note, Naruto, One Piece gibi animelerle başlayıp, işi büyütüp sular seller gibi Japonca öğrenen, Japonya'ya giden, hadi onu bıraktım "Japon" olan tanıdıklarım var. Tabii vatandaşlık aldılar gözlerini çektirmediler. Ama çektirir çektirir yani. Hep Japonlar mı açtıracak gözlerini? Biraz da biz çektirelim. Neyse konu bu değildi evet öhöm.
Benim lise dönemlerimde Tokio Hotel fırtınası esiyordu. Hem de ne esmek! Lise birinci sınıfta sırf onların dilinden konuşabilmek için çılgınlar gibi Almanca öğrenmeye kasmıştım. Bilmemne -adnı bile unuttum- tasarım takı seviyor diye takı tasarlamaya soyunmuştum. Hala daha ezbere bir sürü Almanca şarkı biliyorum sayelerinde. Doğdukları şehirleri araştıraym derken Batı ve Doğu Almanya -yakın Almanya tarihi- tarihini ezberlemiştim. O bilgi ben Brüksel'de Erasmus yaparken bir derste söz alıp döktürmeme, sınavdan da çok iyi bir notla geçmeme nden oldu.
Evet, kedi, kitap, kahve olayının, hatta Kürk Mantolu Madonna'nın Funda Özkalyoncu hakkında laf etmeden çok çok önce cılkı çıkmıştı. Ancak o "özenme" hali size birkaç kitap okutturuyor, efendime söyleyeyim kahve çekirdekleri ve kahve yapımı hakkında bilgi sahibi olmanızı sağlıyor veya kedi tüyüne alerjiniz olduğunu ortaya çıkartıyorsa, boşverin kimin ne dediğini. Özenmek güzeldir aybalalar. Size fiziksel ve ruhsal açıdan zarar vermedikçe hele tadından yenmez. Suşiye bile özenebilirsiniz yani. Ben de avokadolu ve yılan balıklı suşiye karşı boş değilim misal.
Kssadan hisse, özenin. Hipsterlara, metalcilere, tırnak süslemesi yapanlara, Kore draması oyuncularına, ona, buna, istediğinize özenin. Onlardan kapacağınız tek şey belki sizin gelecekteki işinizi, yaşayacağınız ülkeyi, konuşacağınız dili belirler.
Ama bence anime de izleyin yani. Manga da okursanız hele oh tadından yenmez. (Son anda lafı araya sıkıştırmak)
Son olarak şu yazıyı yazarken giydiğim tişörtlü fotoğrafımı ekleyeyim de söylediklerimde ne kadar samimi olduğumu anlayın:
Sabahın beşinde anca bu kadar ama siz mesajı aldınız ^.^
Hiç yorum yok
Yorum Gönder